Gülhane Parkı

Gülhane Parkı İstanbul'un Tarih Kokan Yeşil Cenneti!

Gülhane Parkı'nı İstanbul'un kalbinde tarihle doğanın iç içe geçtiği bu eşsiz yer, rengarenk laleleri, tarihi yapıları ve huzur veren atmosferiyle sizi bekliyor!

İstanbul'un tarihi yarımadasının kalbinde, Sirkeci ve Sultanahmet semtleri arasında, Topkapı Sarayı’nın eteklerinde yer alan Gülhane Parkı, hem yerli hem de yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken, şehrin en güzel ve en anlamlı parklarından biridir. İçinde koru ve gül bahçelerini barındıran bu alan, aslında Osmanlı İmparatorluğu'nun dış bahçesiydi.

Asırlık çınar ağaçlarının altında dinlenmek, kitap okumak, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve rengarenk çiçeklerle dolu yollarda yürüyüş yapmak isteyenler için Gülhane Parkı ideal bir kaçış noktasıdır.

--------------------------------------------------------------------------------

Tarihsel Bir Yolculuk: Saray Bahçesinden Halkın Mekanına

Gülhane Parkı'nın tarihi, Bizans dönemine kadar uzanmaktadır. O dönemde parkın bulunduğu çevre, Panagia Hodegetria Ayazması ve Hagios Georgies Manastırı’na komşuydu ve kentin kutsal alanlarından sayılıyordu.

Osmanlı döneminde, bu alan Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak düzenlenmiş ve özellikle saray için gül yetiştirilen özel bir bölüm haline gelmiştir; park adını da bu muhteşem güllerden almıştır. Bazı kaynaklara göre ise isim, burada saray için gülbeşeker yapılan bir bina bulunmasından gelmektedir. 18. yüzyıldan önce Gülhane Meydanı, güreş ve cirit müsabakaları ile çeşitli eğlence ve gösterilerin yapıldığı bir alan olarak kullanılırdı.

Gülhane Parkı, İstanbul’un ilk halk parkları arasında yer almaktadır. İstanbul Şehremini, operatör Cemil Topuzlu Paşa tarafından 1912 yılında park haline getirilip halka açılmıştır.

Park, 2003 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yenilenmiş, 2004 yılında ise kapsamlı bir düzenlemeyle yeşil alan haline getirilmiş, araç trafiğinden arındırılmış ve tarihi dokuyu bozan, uygun olmayan yapılar kaldırılmıştır. Günümüzde, parkın peyzajında ağırlıklı olarak Natüralistik stilin ve pitoresk bir yaklaşımın etkileri görülmektedir.

Türkiye Tarihine Damga Vuran Anlar

Gülhane Parkı, bir dinlenme alanı olmasının ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı modernleşme tarihine tanıklık etmiş simge bir mekandır.

Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu): Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk adımı sayılan Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839 tarihinde Sultan Abdülmecit döneminde Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa tarafından burada okunmuştur. Ferman, tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanmasını, vergide adaleti ve rüşvetin ortadan kaldırılmasını hedefliyordu.

Harf Devrimi: Mustafa Kemal Atatürk, 10 Ağustos 1928’de halka ilk kez Latin harflerini bir kara tahta üzerinde Gülhane Parkı’nda tanıtmıştır. Bu olayın ardından 1 Kasım 1928’de yeni Türk alfabesi kabul edilmiş ve Atatürk’e 24 Kasım 1928 tarihinde “Başöğretmen” sıfatı verilmiştir.

Parkın Anıtları ve Kültürel Durakları

Park, 163 dönümlük geniş alanında, kültürel keşifler yapabileceğiniz birçok önemli yapı ve anıt barındırır.

1. Gotlar Sütunu

Gülhane Parkı Sarayburnu girişinde bulunan Gotlar Sütunu, Roma devrinden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen en eski abidedir.

Mimari ve Tarih: 3. veya 4. yüzyılda tamamlanan sütun, Prokonnessos mermerinden tek bir blok halinde yapılmıştır ve yüksekliği 18.5 metredir. Sütun başlığı Korint düzenindedir ve kartal arması ile süslüdür.

Adının Kökeni: Sütun, kaidesinde bulunan kısaltılmış Latince bir yazıttan (FORTUNAE REDUCI OB DEVICTUS GOTHOS) adını almıştır. Bu yazı, "Gotların yenilgisi sebebi ile geri dönen Fortuna'ya" anlamına gelmektedir.

Sanatsal Etki: Gotlar Sütunu, yapıldığı Roma döneminin özelliklerini taşıdığından klasik dönem sanatından etkilenmiştir ve parkın en eski tarihi eseridir.

2. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi

Gülhane Parkı’nın içindeki Saray Sur Duvarına bitişik Has Ahırlar Binası’nda yer alan müze, İslam bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafından hazırlanarak 2008 yılında açılmıştır. Bu müze, alanında Türkiye’de ilk ve Frankfurt’tan sonra dünyada ikinci örnek olmasıyla öne çıkmaktadır. Müze, 9. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar İslam alimleri tarafından yapılan Astronomi, Tıp, Matematik, Coğrafya ve diğer bilimsel dallardaki icatları sergiler.

3. Alay Köşkü (Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi)

Soğukçeşme Kapısı'ndan girince sol tarafta bulunan Alay Köşkü, padişahların geçit törenlerini seyretmeleri ve halkı selamlamaları için yaptırılmış bir köşktür. Bu sebeple aynı zamanda "Selam Köşkü" de denmiştir. Köşk, 2011 yılında kapsamlı bir tadilatın ardından Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi ve Kütüphanesi olarak tekrar hizmete açılmıştır. Zarif tasarlanmış kütüphanede binden fazla yazarın yaklaşık dokuz bin kitabı bulunur; Nazım Hikmet ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimlere ayrılmış özel köşeler mevcuttur.

4. Gülhane Parkı Sarnıcı

Bizans dönemine ait önemli bir su sarnıcıdır ve V. Yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Dikdörtgen plana sahip olan sarnıç, 18x12 metre ölçülerinde ve içerisinde 12 adet sütun bulunmaktadır. Tarihsel süreçte bir dönem akvaryum olarak da kullanılmış, günümüzde ise restore edilerek sanat etkinlikleri, söyleşiler ve dinletiler için bir mekan olarak yeniden hayat bulmuştur. Sarnıcın yanında, üzerinde padişah V. Mehmet Reşad’ın tuğrası bulunan, Barok stilde yapılmış zarif bir çeşme de yer alır.

5. Sarayburnu Atatürk Heykeli

Sarayburnu’nda yer alan Atatürk Heykeli, Cumhuriyet döneminin İstanbul’da yapılan ilk Atatürk Anıtı olması açısından büyük öneme sahiptir. Heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılan anıtın açılışı 3 Ekim 1926’da gerçekleşmiştir. Sarayburnu aynı zamanda Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için Samsun’a gitmek üzere Bandırma vapuruna bindiği ve Cumhuriyet kurulduktan sonra İstanbul’a ilk gelişinde karaya ayak bastığı noktadır.

Edebiyatla İlişkisi: Ceviz Ağacı ve Nazım Hikmet

Gülhane Parkı, ünlü şair Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiiriyle özdeşleşmiştir. Şiirin en bilinen dizeleri şöyledir:

“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında.”

Şiirle ilgili rivayetlerden biri, Nazım Hikmet’in hakkında yakalama kararı varken sevgilisiyle buluşmak üzere parka gelmesi ve polisin geldiğini görünce ceviz ağacına tırmanarak bu şiiri yazmasıdır.

Ziyaretçi Deneyimi ve Ulaşım

2019-2023 yılları arasında yapılan ziyaretçi yorumları analizine göre, parkın temizliği, düzeni, tarihi atmosferi, ücretsiz girişi ve çocuklar için uygun alanları ziyaretçiler tarafından beğenilmiş, güvenliği olumlu değerlendirilmiştir. Park, huzurlu bir manzara deneyimi sunan Marmara Denizi manzaralı Sarayburnu ucunda fotoğraf meraklıları için de keyifli bir mekandır.

Giriş Ücreti ve Saatler: Gülhane Parkı’na giriş ücretsizdir ve haftanın her günü 24 saat açıktır.

Ulaşım: Gülhane Parkı, İstanbul’un en kolay ulaşılan noktalarından biridir.

Tramvay: T1 Kabataş – Bağcılar Tramvay Hattı ile Gülhane Durağı’nda inerek parka birkaç dakikada ulaşılabilir.

Marmaray: Sirkeci İstasyonu’nda inip 10 dakikalık yürüyüşle parka ulaşılabilir.

Gülhane Parkı, tarih boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiş, bir şehirden çok daha fazlası; bir şehrin hafızasıdır. Tıpkı bir zaman tüneli gibi, geçmişten bugüne gelen asırlık yapıları ve yeşiliyle İstanbul'un tarihini nefes alarak yaşatan eşsiz bir mirastır.

--------------------------------------------------------------------------------

Önemli Not: Gülhane Parkı, her yıl Nisan ayında düzenlenen Lale Festivali zamanında rengarenk lalelerle bezenerek başka bir güzelliğe bürünür. Bu özel zaman dilimini kaçırmamanız tavsiye edilir.